21 Aralık 2009 Pazartesi

bana bir kart yazanın 40 yıl kölesi olurum :)




Bizim nesil alışık; kimse kimseye mektup yazmıyor, kart atmıyor tebriklerde. Alınmaca darılmaca yok, bu konuda yığınla alternatif çözümlerimiz mevcut: e-tebrik kartları, birinin zaten oturup güzel güzel 160 karaktere sığdırdığı SMSi bir çırpıda forwardlama, suratımızı upload edip, kendimizi komik bir mesajlı maymuna çevirdiğimiz videolar ve daha nicesi. Acaba ilkokullarda da kalktı mı, bayramlarda yılbaşlarında, el iş kağıtlarıyla yaptırılan, yaldızlarla süslenen, dedeye anneye, en yakın arkadaşa hazırlanan kartlar. Ortaokulda bir fransız correspondante bulucam diye yığınla form doldurduğumu bile hatırlıyorum. Şimdi kulağa ne komik geliyor, mektup arkadaşı mı o da ne? Eskiden birde adres defterleri vardı. Şimdi değil mektup yazmak, yolu bulmak için bile bu deftere ihtiyacımız kalmamış durumda. Yinede benim var bir defterim, herhangi bişey okurken verilen adresleri&web sitelerini not alıyorum.

Adrese postaladığım tek şey ise kargoya verilen siparişlerden ibaret. Ama ben yinede eski alışkanlıkları seviyorum. Elden de olsa hediyenin bir köşesine o kartı iliştiriyorum. Söz uçar, mail hacklenir, sms silinir ama yazı kalıyor işte.

Sadete gelecek olursam, ben Nişantaşı'nda bir yer keşfettim;Paperie. Kendini ilkokul elişi dersinde hayal edenler için delgeçler, şeker gibi renkli renkli kağıtlar, süsler pullar herbişeyler mevcut. Elişi dersine, evde annesinin yaptığı kartla gelenler de unutulmamış, hazıra konulası çeşit çeşit kartlar da raflarda yerini almış.

İster hazır ister değil, kartsız hediye vermeyin. Otomatik kart iliştirilen tek hediyeye, 'hazırkartlı' çiçekçiye notunu bari yazdırtmayın, bir zahmet siz yazın :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 
Bu blog BloggerV.com üyesidir.